KALİTEYİ ETKİLEYEN TEKNİK GELİŞMELER

KALİTEYİ ETKİLEYEN TEKNİK GELİŞMELER
Kategori: kalite

Giyim insanlar için en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle tekstil diğer sektörlerden daha çok gelişmiştir. Önceleri sadece yüksek miktarlarda üretim hedeflenirken, günümüzde kalite, rahatlık, sağlık, güvenlik vb. konular ön plana çıkmıştır.
Türk tekstilinin günümüz rekabet ortamında bir yer edinebilmesi ve bütün dünya ile entegre olması için kaliteli, ucuz, hızlı ve talepleri karşılayacak nitelikte üretim yapması gerekmektedir. Bu hedeflere ulaşmada rol alacak olan sanayicilerimizin de bu kalite anlayışını benimsemesi ve talepler doğrultusunda ürün geliştirmesi ve gerektiğinde yeni teknolojileri kullanması zorunlu hale gelmiştir.
Tekstil, elyaftan konfeksiyona kadar uzanan geniş bir üretim zincirine sahiptir. Tüketiciye sunulan ürünün istenilen kaliteyi sağlayabilmesi için, kötüden iyi elde edilemeyeceği bilinciyle, her aşamada kalite düzeyinin sağlanması ve korunması esas alınmalıdır.
Bu amaçla elyaftan başlayarak; iplik, dokuma-örme, terbiye ve konfeksiyon aşamalarında kaliteyi etkileyen unsurların saptanması ve bu unsurlara gelişen teknoloji ve değişen anlayışın katkılarının ortaya konması bir zorunluluk haline gelmiştir.
Bu bildiride tekstil sektörünün çeşitli aşamalarında kalite, maliyet ve üretim süresini etkileyen teknik gelişmelere ve bunların bitmiş ürüne katkılarına değinilecek, sempozyumun konusu pamuk ve pamuklu mamuller olduğundan öncelikle pamuklu tekstil sanayiindeki yeniliklere yer verilecektir.
Geçen yüz yıl boyunca dünya nüfusu 1.8 milyardan 6.2 milyara, kişi başına tekstil tüketimi de iki katına çıkmıştır. Bu durum göz önüne alındığında sentetik lifler olmaksızın artan bu talebin karşılanamayacağı açıkça görülmektedir (1).
1997’de başlayan global mali kriz, 5 yıllık bir süreçte, tekstil ürünlerindeki tüketim artışını önlemiştir. Pamuk ile rekabet eden en önemli tekstil lifi olan Poliesterin fiyatının pamuğun fiyatından daha düşük olması nedeniyle pamuk tekstil piyasasında % 1’lik bir kayba uğramış, 1990-99 yılları arasında fiyat ve başka etkenler nedeniyle bu kayıp % 7’ye ulaşmıştır. Pamuk dünya tekstil lif pazarının % 41,9’unu oluşturmaktadır.
1960’lı yıllarda sentetik liflerin üretimi birkaç yüz bin tonlardan, birkaç milyon tonlara hızlı bir şekilde artması nedeniyle pamuğun öneminin gittikçe azalan bir lif olduğu imajı oluşmuştur. Bu da 1990’lı yıllarda sürekli artan sentetik üretimi nedeniyle pamuk tüketiminin toplam lif tüketimindeki payının büyük ölçüde düşeceği beklentisine yol açmıştır. Ancak Amerikan pamuk üreticilerinin bir üst kuruluşu olan Cotton Incorparated’in bilinçli destek ve teşviklerinin de katkısıyla 1960’lı ve 1970’li yıllarda bir taraftan pamuklu mamullerin kullanım özellikleri geliştirilirken, diğer yandan tüketicilerde sentetik lifler için uyandırılmış olan “Uzay çağının lifleri” olumlu imajının yerini, pamuk liflerinin “Doğal olmanın güzelliği, hijyenik üstünlük, çevre korunması” avantajlarını ön plana çıkaran olumlu imajına bırakması sağlanınca ve petrol krizleri de (1973-74 ve 1980) ortaya çıkınca, 1980-90 yılları arasında pamuk dışındaki liflerin tüketimi % 2,6 artarken, pamuk liflerininki % 2,8 artmıştır (2).
1990’larda pamuk gelişmekte olan ülkelerde, aynı zamanda Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliğinde pazar payını kaybetmiştir, buna karşın Kuzey Amerika, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi endüstriyel ülkelerde pazar payını arttırmıştır. Pazar payında beklenen düşüşe rağmen dünya pamuk tüketiminin 1999’daki 19,2 milyon tondan, 2005’de 20,5 milyon tona artması öngörülmektedir (3).
Dünya ham pamuk fiyatlarının artması nedeniyle 2000 yılı pamuk üretimi bir önceki yıla göre bir miktar artış göstermiştir. 2000 yılında dünya pamuk üretimi 8.4 milyon balya olup, 1999 yılına göre 1 milyon fazla olmuştur. Bu artış Çin’den kaynaklanmaktadır. Türkiye’deki pamuk üretimi 1995-99 yılları arasında ortalama 3.7 Milyon balya, bu süre içindeki kullanım 4.9 Milyon balya olmuştur. 2000 yılı için tüketimin 5.3 Milyon balyaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Pamuk üretimi bir önceki yıla göre bir miktar düşüş göstermiştir.
Yaklaşık 2500 yıl önce Yunan filozofu Heraclisus’un “değişmeyen tek şey değişimdir” sözü moda ve tekstildeki değişim için de geçerliliğini korumaktadır. Günümüz tüketicilerinin ürün özellikleri üzerine beklentileri her geçen gün değişerek artmaktadır. Fiyat, kalite, tam zamanında üretim ve kullanım çeşitliliği rekabet edilebilirliğin temelini oluşturmaktadır.
Globalleşen ekonomi, müşteri davranışlarında önemli değişikliklere yol açmıştır. Yaşam biçimlerinde rahatlık, temizlik, sağlık ve güvenlik ön plana çıkmıştır. Ayrıca tüketiciler çevre konularında daha duyarlı hale gelmişlerdir. Özellikle satın alma gücünün artışı daha nitelikli ürünlere olan talebi arttırmıştır. Diğer başarılı endüstriler gibi dünya pamuk endüstrisi de pamuğun üretimi ve işlenmesi için daha hızlı şekilde yeni teknolojileri devreye sokarak bu tip taleplere cevap verebilmelidir (3, 5).
Normal sentetik liflerin hijyenik (Ter emmeme, statik elektriklenme) dezavantajlarına karşılık, sağlamlık, bakım kolaylığı gibi büyük avantajları vardır. Pamuğa göre fiyatlarının da düşük oluşu göz önüne alındığında kalkınmakta olan fakir ülkeler için geleceğin elyafının sentetikler olacağı açıklık kazanmaktadır. 3. nesil yüksek performanslı elyaf ve ipliklerin özellikleri de pamuğa göre üstün olabilmektedir (2).
Sentetik lifler üretim ve son kullanım amaçları doğrultusunda gelişimlerini sürdürmektedirler. Buna karşın pamuğun da dünya pazarlarında rekabet edebilirliğini koruyabilmesi için yeni teknolojilere ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Bu amaçla istenilen talepleri karşılayacak pamuk ve pamuklu ürünlerin üretilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
2. TEKSTİLDE ÜRETİM AŞAMALARI VE YENİ GELİŞMELER
Tekstil, hammaddeden konfeksiyona kadar uzanan geniş bir üretim yelpazesine sahiptir. Bu aşamalarda yapılacak yenilikler ve teknolojik gelişmelerin bir sonraki aşamaya ve bitmiş ürünün kalitesine direk olarak yansıyacağı açıktır. Bu aşamalardaki son yenilikler aşağıdaki ana başlıklar altında incelenebilir.
2.1 İplikçilik
Yüzyılın başlarında orta incelikte 1 kg. iplik üretimi için gereken işgücü ihtiyacı yaklaşık olarak 1 saat iken, bugün iki dakikadır. Bu da iplik eğirme alanında teknolojinin ulaştığı noktayı gayet iyi bir şekilde açıklamaktadır.
Yeni geliştirilen iplik eğirme yöntemlerinde büküm verme elemanı ile sarım elemanı birbirinden ayrı olup çok daha yüksek bir hıza sahiptir ve ipliğin sarıldığı bobin boyutları çok daha büyüktür. Ayrıca iplik eğirme prosesinde bazı işlem basamakları elimine edilmekte, personel ve yer gereksiniminde önemli ölçüde azalma sağlanmakta ve otomasyon olanakları daha fazla ve daha kolay uygulanabilir olmaktadır.
Pamuk ipliği üretimi için open-end rotor iplikçiliği yüksek otomasyon ve ek donanımları sayesinde hayli yüksek kalite seviyelerine ulaşılmış olduğundan en fazla ilgiyi gören ve yaygınlaşan yeni eğirme yöntemi olmuştur.
Yenilikler incelendiğinde mevcut olan makinelerin kontrol donanımlarına daha fazla elektroniğin dahil edildiği, dolayısıyla otomasyonlarının arttığı, hatta eski tip makinelerin modernizasyonuna yönelik önemli çabaların ön plana geçtiği görülmektedir.
Harman hallaç makinelerinde üretim kapasitelerinin artırılması, yabancı elyaf ve yabancı madde sorununu çözmek için temizleme etkinliklerinin arttırılması üzerine yoğunlaşmışlardır.
Ring iplik makinelerinde ve belki iplikhane makineleri içinde en ilginç olan yenilik kompakt eğirme makineleridir ve normal ring iplik makinelerinin modifiye edilmiş bir şeklidir.
Kompakt iplikler de iplik tüylülüğü önemli derecede azalmakta, mukavemette ve kopma uzamasında artış elde edilmekte, çözgü ipliklerinin haşıllanmasında daha düşük miktarlarda haşıl maddesi kullanımına olanak sağlamakta, böylece hem ekonomik hem de ekolojik yararlar ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra bazı ürünler için gazeleme işlemi yapılmasına gerek kalmamakta, lif uçuntuları azalmakta, büküm miktarını % 15’e kadar azaltmak mümkün olmakta ve kumaş görünümü daha parlak hale gelmektedir.

a)Normal ring ipliği b)Kompakt iplik
Şekil 3. Normal ring ve kompakt ipliklerinin görünümleri.

a) Normal ring ipliğinden yapılan kumaş b) Kompakt iplikten yapılan kumaş
Şekil 4. Normal ring ve kompakt ipliklerden yapılan kumaşların görünümleri (Bezayağı örgü).
Open-End rotor iplik makinelerindeki otomasyon olanakları ile artık kova değişiminden bobin paketlemeye kadar her operasyon işçi eli değmeden yapılabilir hale gelmiştir.
Rotor iplikçiliğinin gelecekte alacağı mesafeler doğal olarak ring iplikçiliğindeki gelişmeler ve moda eğilimleri ile de yakından ilgilidir (19).
2.2. Örmecilik
Örmedeki gelişmeler, örme makinelerindeki yenilikler ve yeni materyallerin örgüde kullanımı olmak üzere iki hususta değerlendirilmelidir.
Düz örme makineleri: Belli bir makine inceliğine sahip düz örme makinelerinde her türlü desenlendirme yöntemiyle üretilmiş hatalı mamullerin ipliklerinin sökülmesi ve sökülen ipliklerin bobinlere aktarılması sağlanabilmektedir. Böylece hatalı üretim maliyetlerinden tasarruf edilmektedir. Yaka çalışmalarında, dışarıda kalan iplik uçları yaka içine askıyla tutturularak, yüksek işçilik maliyetleri en aza indirgenmekte ve kalite düzgünlüğü sağlanmaktadır. İplik gerginliği daha düzgün dağıtılarak iplik kopuşları önlenmektedir. Bilgisayarlı tasarım sistemleri; planlama, tasarım, sunuş, değerlendirme, simulasyon ve programlama gibi örme üretim proseslerinin tüm safhalarını birarada gerçekleştirebilmektedir.
Düz örme makinelerinde artık örmede geçen süre yarıya düşürülüp konfeksiyon işlemleri en aza indirgenmektedir. Daha önceleri bir örgü mamulün ön, arka, kol gibi parçaları ayrı ayrı örülüp, konfeksiyonda birleştirilirken, bugün gelişmiş makinelerde giyime hazır tek parça haline gelmiş ürün, konfeksiyona sadece etiketi dikilmek üzere gitmektedir. Bunun dışında ayrıca bir dikiş işlemi gerekmemektedir.
Yuvarlak örme makineleri: Elastomer iplikli kumaşlarda top sarımı sırasında oluşan kenar kırılmasını önlemek için, yeni kumaş çekim ve sarım sistemi sayesinde, tüp kumaş kesilerek açık en haline getirilmektedir. İki yüzü desenli kumaşlar ve çift katlı kumaşlar üretilebilmektedir. Böylece kumaş kullanım aralığı daha da genişletilmiş olmaktadır. CAD/CAM sistemlerindeki gelişimler ile desen kapasitesi ve üretim hızı çok yükselmiştir. Bu sayede scanner ile okutulan herhangi bir deseni çok kısa sürede örülebilir hale getirmek mümkün olabilmektedir.
Çözgülü örme makineleri: Makine hızlarında sağlanan hız artışı; desen değişikliğinin çabuk ve çok kısa sürede yapılabilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle kısa metrajlı, çeşitli varyasyonlarda farklı jakar desenleri en ekonomik şekilde üretilebilmektedir.
Bir diğer yenilik özel ipliklerin örmede kullanılmasıdır. Örneğin termo ipliklerden üretilen; vücut ısısını koruyan iç çamaşırının askeri birliklerde kullanılması gibi. Dünyada kullanımı giderek artan teknik tekstillerin üretimi için Magazin Atkılı Raşel makineleri geliştirilmiştir. Bu makinelerde elde edilen boyut stabilitesi yüksek takviyeli yapılar koruyucu amaçlarla savunma sanayiinde, taşıyıcı bant olarak da kamyon, gemi, uçak üretiminde kullanılmaktadırlar.
Raşel makinalarda özel iğneler kullanılarak güpür desen olanakları da son derece gelişmiştir.
2.3. Dokumacılık
Kalite ve üretim kapsamında iyileştirme için dokuma makineleri teknolojisinde bir dizi olanaklar geliştirilmiştir (6). Dokuma makinelerindeki gelişmelerde otomasyon ve esneklik belirleyici iki ana unsur olarak kendini göstermektedir. Otomasyon sadece işlemlerin gerçekleştirilmesi sınırını aşarak, kumaş tasarımı ve üretim verilerinin toplanıp değerlendirilmesini de kapsamaktadır. CAD/CAM sistemlerinin kullanılmasıyla; desenlendirme kolaylığı, üretime entegrasyonun hızlanması ve kolaylaşması sağlanarak insandan kaynaklanan hata payı en aza indirilmiş ve CIM (Bilgisayar Tümleşikli Üretim)’e geçiş yapılmıştır. En son elektronik ve bilgisayar teknolojilerinin kullanılması sayesinde, dokunan kumaşlarda istenen kalite düzeyinin sağlanması ve işçilik gereksiniminin en aza indirilmesi mümkün olabilmektedir. Dokuma makinelerinin esnekliğinin artırılması sayesinde, farklı kumaş tipleri için, daha fazla desenlendirme olanakları sağlanabilmektedir.
Dokuma makinelerinde oluşan kenar firelerini ve çözgü firelerini azaltan yeni geliştirilmiş sistemler, maliyeti düşürmekte ve çevreye atık oluşmasını önlemektedirler. Artan makine ve üretim hızlarına karşın dokuma makinelerinin yarattığı gürültü ve titreşim düzeylerinde artış görülmemektedir. Atkı atım hızında sağlanan artışlar verimliliği artırmıştır. Çok fazlı dokuma makinelerinde, standart kumaşlar için, yüksek atkı atım hızlarında üretim yapılabilmektedir. Tüm bu gelişmeler, üretimin standardizasyonunu sağlamış, dokuma makinelerinin verimliliğini ve kumaş kalitesini artırmıştır (7).
Normal liflerin kullanıldığı kumaşların yanı sıra polipropilen ve polietilenden yapılmış ana halı zemini, büyük çuvallar gibi teknik kumaşlar ve tarım tekstilleri gibi teknik kumaşların üretimine yönelik makinelerde artış görülmektedir (8).
2.4. Boya ve Terbiye
Boya makinelerinde daha önceleri üretim hızında artışlar ön planda iken, günümüzde uygun yazılım programlarının geliştirilmesi ve üretimde kaliteyi artırıcı gelişmeler söz konusudur. Ayrıca su, enerji, kimyasal madde ve boyarmadde açısından tasarruf ön plana çıkmıştır. İşlem sonuçlarının tekrarlanabilirliği ve güvenilirliği de artırılmıştır. Bunun yanı sıra ölçme ve kontrol sistemlerinin çok daha etkin olarak sisteme entegre edilmesi sağlanmıştır (9,10).
Tekstildeki işlem kademelerinde özellikle makinelerde kaliteyi, hızı artırıcı, maliyeti düşürücü bu gelişmelerin dışında kullanılan lifler ve yapılan bitim işlemleri nedeniyle kumaş kalitesi ve kullanım özellikleri de belirgin şekilde artırılabilmektedir.
Günümüzde tekstil mamullerinden beklenen fonksiyonel özellikleri sağlık ve konfor açısından ele almak gerekmektedir. Bunlar; antialerjik, uygun pH, su geçirmez/nefes alabilen/su itici, ısı koruyucu, ter emici/çabuk kuruyan, UV ışınlarına karşı koruyucu, çevreye uyumlu, antimikrobiyel, koku önleyici ve giderici, küflenmeyen, kir itici, antistatik, güç tutuşma gibi kullanım yerine ve amacına göre kumaşlardan beklenen yada istenen fonksiyonel özelliklerdir. Tekstil ürünlerinin kullanımı sırasında bazı fiziksel özelliklere de sahip olması beklenmektedir. Bunlar; çekme ve buruşma dayanımı, form stabilitesi, esneklik, yıkanabilirlik, hafiflik, anti-pilling (boncuklanma) gibi kullanım rahatlığı veren özelliklerdir. Ayrıca son yıllarda güncelleşen ekoloji kavramına ilişkin olarak kullanılan liflerin biyolojik olarak parçalanabilmesi, tekrar geri kazanımı ve Chitin /Chitosan gibi doğal yeni maddelerin kullanımı da gündeme gelmiştir.
Bütün üretim sektörleri ve endüstriler için sağlık, ekoloji, yaşamı kolaylaştırma (kolay bakım) gibi tüketici taleplerine cevap verecek şekilde ürün geliştirmeyi hedeflemek günümüzün en önemli bakış açısını oluşturmaktadır.
Bu fonksiyonel özellikler:
Alerjik reaksiyonlar, vücudun bağışıklık sisteminin, yabancı maddelere karşı gösterdiği bir tepkidir. Bir tekstil mamulünün bu tür reaksiyonlar oluşturmaması gerekmektedir (22).
Tekstil mamulleri terbiye işlemleri sırasında çeşitli bazik ve asidik maddelerle işleme girmektedir. Tekstil mamulü üzerinde kalabilecek baz ve asit artıkları, nemli ortamda cildi irite edebilmektedir. Bu nedenle tekstil mamulünün pH değeri, insan derisinin normal pH değeri (yaklaşık pH=5,5) ile aynı olmalıdır.
% 100’den daha az nem ortamı ve 33.9 ± 2°C vücut sıcaklığında insan kendini rahat hissetmektedir. İyi bir giysinin görevi de kişiyi bu sıcaklık aralığında tutacak, suyu geçirmeyecek ve vücut nemini atacak şekilde olmalıdır. Bu nedenle giysilerde kullanılan kumaşların nem alımı ve ısıl özellikleri önem taşımaktadır. Burada giysiden beklenen ortam sıcaklığı ile ilişkiyi kesip vücut sıcaklığını sabit tutmasıdır. Nefes alan kumaşlar ile insan vücudunda oluşan ter dışarıya atılırken, ayni zamanda dışarıdaki etmenlerden (yağ, kar bakteriler) etkilenmemekte ve ısı izolasyonu sağlamaktadır.
Ultraviyole (UV) ışınlarına uzun süre maruz kalan insanlarda güneş yanıklarına, erken cilt yaşlanmasına, alerjilere ve özellikle açık tenli kişilerde cilt kanserine neden olabilmektedir. Bu nedenle giysi kullanımı ile cilt koruması özellikle son yıllarda ozon tabakasının delinmesi ve zararlı olabilecek UV ışınlarının dünyaya direk ulaşması nedeniyle önem kazanmıştır.
Kumaşlar, çok çeşitli liflerden veya lif karışımlarından farklı konstrüksiyonlarda yapılan gözenekli, esnek materyallerdir. Bütün kumaşların 280-400 nm arasında değişen dalgaboyuna sahip ışığı belli oranlarda absorpladığı ve/veya geçirdiği bilinmektedir. UV ışınlarının kumaşların ince aralıklarından ve ipliklerin boşluk kısımlarından geçtikleri, hatta ipliklerin bu geçirgenlikte bizzat rol oynadıkları ve iplik tipinin bu açıdan büyük önem taşıdığından, ipliğin ilk üretim aşamasından itibaren bu konu göz önüne alınarak üretilmesi gerektiği hususu önem kazanmaktadır. Boyanmamış pamuklu kumaşlarda belirlenen SPF (Güneşten koruma faktörü) değerleri ağır tentelik kumaşlar dışında çok düşük değerler göstermektedir.
Pamuk, ipek, PA ve PA/elastan (az miktarda matlaştırıcı içeriğine sahip olanlar) kumaşların, özellikle açık tonlarının, yoğun UV ışığına karşı çok az koruma sağladığı tespit edilmiştir. Eğer bunlar sıkı dokunmuş ya da örülmüşlerse, ki bu gözenekliliğinin az olması demektir, UV emicilerinin de uygulanması ile performansları arttırılabilmektedir.
Koku oluşturan bakteri, küf yapan mantar ve patojenik bakteri gibi mikroorganizmalar, kumaş yüzeyleri üzerine yapışabilmektedir. Bu durumda elbiseler ve tekstil materyalleri bu mikroorganizmaların taşıyıcısı konumuna gelmektedir. Otel, hastane, çocuk yuvası, huzur evi gibi topluma açık yerlerde kullanılan tekstil ürünlerinin bu nedenle belli oranda antimikrobiyel etkiye sahip olması istenmektedir. Aksi taktirde bunların üzerinde mikroorganizmaların güçlenerek büyümesi; kötü kokulara, görsel bozulmaya, boyasının bozulmasına vb. neden olabilmektedir, buda hijyenik ve estetik olarak malzemenin kullanılamamasına yol açabilmektedir. Bu amaçla son yıllarda bu özelliği sağlayan yeni liflerin kullanımının yanısıra, pamuklu mamullere antimikrobiyel bitim işlemleri de yapılabilmektedir. Bu işlem daha çok, yer halıları, döşemelikler, yatak, yorgan ve yastık için her türlü dolgular ve battaniye gibi ürünlere uygulanmaktadır. Böylece farklı kaynaklardan, değişik yollarla gelen çeşitli mikropların aşırı üreyip, çoğalmaları önlenmeye çalışılmaktadır. Bunun yanı sıra kullanım yerine bağlı olarak kokuyu önleyen, gideren maddeler de kullanılmaktadır.
Medikal ve bununla ilgili sağlık sebepleri ve hijyenik amaçlı kullanılan tekstiller, tekstil endüstrilerinde önemli sektörler olmuşlardır. Kirlenmiş materyallere temas sonucu HIV ve hepatit virüslerinin yayılması; personelin elbise ve diğer materyaller ile korunması için artan bir baskı yaratmıştır. Bundan dolayı medikal amaçlı kullanılan konfeksiyon materyalleri ve cerrahi elbiseler, hastane perdeleri, hemşire elbiseleri, yer kaplama ve yatak materyalleri, havlular ve işçi üniformaları gibi giysilerin antibakteriyel fonksiyon kazanması gerekmektedir. Hijyenik açıdan kullanılan giysiler ve spor giysilerinin de antibakteriyel özellikte olması istenmektedir.
Tekstil mamullerinde herhangi bir şekilde oluşmuş rahatsız edici bir koku olmamalıdır, giyim esnasında da koku oluşturmamalıdır. İnsanlarda doğal olarak terleme ile bir koku oluşabilmektedir. Son yıllarda geliştirilen bazı ürünler koku önleyici olarak kullanılmaktadır.
Kir iticilik bitim işlemlerinde kullanılan bazı kimyasal maddeler kirin kumaştan daha kolay çıkmasını, uzaklaşmasını sağladıkları gibi flottedeki kirin yeniden kumaşa yapışıp yıkama sırasındaki grileşme etkilerini de önlemektedirler.
Tekstil maddesi olarak büyük miktarda kullanılan sentetik liflerin pamuk gibi doğal liflerden farklı olarak iletkenlikleri çok düşüktür. Bu nedenle sentetik liflerden yapılmış tekstil mamullerinde statik elektriklenme görülmektedir. Ortaya çıkan statik elektrik tekstil mamullerinin üretim ve kullanımı sırasında çeşitli problemler ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle statik elektriği önleyici maddeler lif üretimi sırasında kullanılabileceği gibi değişik işlem kademelerinde kullanılmaktadır.
Güç tutuşan tekstil mamulleri koruyucu giysi yapımında, taşıt araçlarında, perde ve dekorasyon malzemeleri gibi alanlarda kullanılmaktadırlar. Kimyasal liflerin eldeleri sırasında kullanılan monomerlerden yararlanarak kendiliğinden güç tutuşan veya ısıya dayanıklı lifleri elde etmek mümkündür. Bu şekilde üretilmiş olan liflerin güç tutuşur veya ısıya dayanıklılık özellikleri kalıcıdır ve özellikle teknik amaçlı olarak pek çok yerde kullanılmaktadırlar.
Buna karşın doğal liflerden pamuk ve yün için ancak kimyasal işlem ile iyi güç tutuşurluk etkileri elde etmek mümkün olabilmektedir. Ancak bu maddelerin etkileri sentetik liflerdeki kadar kalıcı olamamaktadır. Pamuklu mamullerin teknik tekstiller kapsamında güç tutuşur hale getirilmesi farklı bir kullanım alanı yaratmaktadır (24).
Tekstil ürünlerinin kullanımı sırasında sahip olması istenen bazı fiziksel özellikler incelendiğinde;
Tekstil yüzeyleri için birinci derecede önem taşıyan boyut stabilitesidir. Burada en önemli husus çekme problemidir. Çekme denildiğinde kumaşların daha çok kullanılmaları ve kısmen işlenmeleri sırasında ortaya çıkan boyut kısalması anlaşılmalıdır. Diğer önemli kavram ise kumaşın genişlemesi sonucu oluşan bollaşmadır. Daha fazla görülen çekme olayı çoğunlukla kullanım anındaki yıkamalar sırasında ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yıkamada boyut değişimi tekstil ürünleri için önemli bir kalite kriteridir. Yapılan işlemler sonucu çekme değerlerinin kabul edilebilir sınırlar içerisinde kalması sağlanmalıdır.
Çeşitli buruşmazlık maddeleri kullanılarak, yıkamadan sonra ütüleme gerekmeyen, tüketiciye büyük kullanım kolaylığı sağlayan ürünler üretilebilmektedir.

Şekil 5: Buruşmazlık işlemi görmüş gömlek
Pamuktan mamul örgü giysiler vücut hareket ederken, deri gibi genişlemekte ve bir hareket serbestliği sağlamakta, ancak zamanla deforme olarak hoş olmayan görüntülere yol açmaktadır. Bu nedenle sadece iç giyim ve spor giysileri için kullanılabilmiştir. Dokuma giysilerde ise giyim serbestliğinden söz edilememesine karşın, deforme olmayan, yapısını koruyan bir durum söz konusudur. Bu özellik nedeniyle daha çok takım elbiselerde, pantolonlarda ve dış giysilik olarak kullanılabilmektedir.
Özellikle son yıllarda pamuklu mamullerde elastomer liflerinin birarada kullanılması ile mükemmel giyim rahatlığı sağlayan ve ayni zamanda biçimini koruyan, deforme olmayan ürünlerin elde edilmesine olanak sağlamıştır.
Enzimlerin pamuklu mamullerin yüzeyini parlatma amacıyla kullanımı artan bir önem kazanmaktadır. Bio-parlatma selülaz enzimleri ile selüloz esaslı tekstil mamullerinin iplik ve kumaş yüzeyindeki lif uçları ve havların zayıflatılarak uzaklaştırılması amacıyla yapılan biyolojik bir işlemdir. Böylece kumaştan lif uçları ve safsızlıklar uzaklaştırılmış olur ve işlem sonucu kumaş yüzeyinde meydana gelen görünüm kalıcıdır.
Bu işlem ile;

•Pamuklu mamullerin boncuklanma eğilimi azalır,
•Kumaş yüzeyi temizlenir ve tüycükler giderilir,
•Kumaşın yumuşaklık, dökümlülük ve esneklik gibi tutum özellikleri gelişir,
•Hidrofillik özellikleri gelişir,
•Kumaşın boya afinitesi, alımı, düzgünlüğü ve parlaklığı artar.
Bir polisakkarit olan chitin, özellikle Antartik bölgesi deniz mahsullerinin kabuklarından (yengeç ve karides), mantarların hücre duvarlarından ve planktonlardan elde edilmektedir. Tekstilde Chitin lif olarak ve yün liflerinde kullanımının dışında, Quaterner amonyum chitosan türevlerinin pamukta antimikrobiyal bitim işlemlerinde

1 yorum:

  1. Aynı zamanda bir önceki atkı ve çözgü iplikleri tarafından tutularak sabitleştirilmiş olur. Böylece dokuma kumaş oluşturulmuş olur.

    Rejenere Iplikler

    YanıtlaSil